Yazar Reha Ruhavioğlu, Mazlum Der ile ayrılış ve yeni oluşumun kuruluş sürecini Cumhuriyet’e anlattı. Yaşananları “hak meselesine ilkesel bakanlar ile konjonktürel bakanlar arasındaki ayrışma” olarak nitelendiren Ruhavioğlu, “Son 2 yılda birçok noktada, bu arkadaşlarla neyi nasıl söyleyeceğimiz konusunda ayrıştık. Gezi sürecinde başladı. Hatta daha öncesinde Suriye meselesinde bizim bakışımız bir üçüncü yoldu. Ama bunun İslami camiada alıcısı yoktu. Dolayısıyla da tepki görüyorduk, Esetçi olmakla suçlanıyorduk. Sonra Gezi oldu, hak ihlallerini raporlamamız üzerine Abdurrahman Dilipak gibi isimler üyeliklerini askıya aldılar. Soma raporumuz neredeyse bir yıl kadar açıklanmadı. Teknik bir şey dediler ama biz bunun politik olduğunu biliyorduk. 2015’te çatışmaların yeniden başlamasıyla, Kürt meselesi de bunun üzerine oturunca, biz ayrışmaya başladık. Cizre raporumuzdan iki gün sonra Cumhurbaşkanı sert bir tepki göstermişti. Hükümetin doğrudan dahli oldu mu kesin birşey söylemek doğru değilse de aynı atmosferden soludukları kesin. Mesela Numan Kurtulmuş, Mazlum Der’in genel kurulu ile ilgili “Orada başka bir şeyler var” dedi. Bu bizi şüphelendirdi” dedi.
‘Yeni ve özgün’
Yeni bir yol açacak özgün bir hareket olmak istediklerini belirten Ruhavioğlu, şöyle devam etti: “Türkiye insan hakları harekete içinde, Kürt kimliği, İslami kimlik gibi belirgin bir kimliğe atıf yapmadan yeni bir eksen yeni bir yol açacak, özgün bir hareket olmak istiyoruz. Çünkü bunlar insan hakları meselesinde bazen bir handikapa dönüşebiliyor. Biz inisiyatifin içinde olan insanlar olarak İslami kimlikli olabiliriz ama kurumsal kimliğin öyle olması zorunlu değil. Bölgede OHAL var, sırf bu yüzden bile birçok çalışmayı yapamayabilirsiniz. OHAL herkesin başının üstünde Demokles’n Kılıcı gibi duruyor ama biz raporlarımızı hazırlayacağız. ”