Fethullah Gülen cemaatine yakın basın-yayın kuruluşlarında çalıştıkları gerekçesiyle darbe girişiminden sonra tutuklandıkları davanın 31 Mart tarihli ilk duruşmasında tahliye edilmelerinin ardından aynı gece başka bir soruşturma kapsamında gözaltına alınan müzisyen Atilla Taş ve gazeteci Murat Aksoy’un dahil olduğu 12 kişi 14 Nisan’da 2. kez tutuklanmıştı. Tutuklama kararını veren İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği 12 kişinin darbeye ve Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiklerini iddia etmişti.
YBP’li Başsavcıvekili duruşmada
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen duruşmaya tutukluların aileleri alınmadı. Duruşmada mahkeme heyetinin açığa alınmasıyla duruşma savcısının İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fatih Karakuş olduğu görüldü. Karakuş, aynı zamanda Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 2014 seçimlerinde AKP’nin açıktan desteklediği Yargıda Birlik Derneği’nin Yönetim Kurulu üyesi. Duruşmada tanık olarak dinlenen 2009 yılında Habertürk TV çalışanı olan Yasemin Çetin, dava sanıklarından Oğuz Usluer’in kendisine “Hocaefendiye niye karşısın” diye sorduğunu belirterek, “Ergenekon sanıklarını fazla kolluyorsun diyordu bana” dedi. Çetin, örgütün düşüncesine uygun yayınlar yapıldığını, konukların ona göre seçildiğini belirterek, dava sanıklarından Abdullah Kılıç’ın gazeteye gelmesinin ardından yayın politikasının değiştiğini kaydetti.
Yapıyı hissettim
2009-2013 yılları arasında Habertürk TV’de haber müdür yardımcısı olarak çalışan Ecevit Kılıç ise tanık beyanında, Habertürk’te çalışan sanıklarla ilk kez 2012’deki MİT krizinde karşı karşıya geldiklerini söyledi. Kılıç, krizin yaşandığı akşam haberin henüz internet sitelerinde yayınlanmadan, önce Ankara’dan haber verildiğini kaydederek, şunları söyledi:
“Ben haberi girmeme taraftarıydım. Sonra diğer muhabirler de aramaya başladı. Sanıklardan Bülent Ceyhan teyit edince girdik. ‘Bülent Ceyhan’a yüzde yüz güveniyoruz’ dediler. Ertesi gün asıl kriz yaşandı. Öğle kuşağını hazırlıyordum. Ekranda Hakan Fidan’ın İstanbul’a geldiği ile ilgili son dakika döndü. Bunun üzerine yayına kimi alacağımızla ilgili sert bir kavgamız oldu Oğuz Usluer ile. Ben orada bir yapıyı hissettim. Çözüm sürecine tavır alıyorlardı o zaman. Bir süre sonra o gün cemaat dediğimiz normal gördüğümüz yapıyı orada gördük. Orada bir cemaat, FETÖ yapılanması vardı. Bu arkadaşlar oradandı, ben de buradaydım. 17-25 Aralık operasyonlarından sonra işten atıldım. Biz sadece politik bir yapıdan bahsetmiyoruz. Ahlaki olarak da aşağı seviyede bir yapıdan bahsediyorum. Çözüm sürecini desteklediğim için beni PKK’lı diye işten attılar.”
Duruşma tanık anlatımları ile devam ediyor.