Lübnan’daki Sünni Müstakbel Hareketi Genel Başkanı Saad el-Hariri, yaklaşık 200 kişinin hayatını kaybettiği Beyrut Limanı’ndaki patlamanın birinci yılı yaklaşırken ülkede cumhurbaşkanının yanı sıra başbakan, bakan, milletvekili ve avukatlara yönelik dokunulmazlıklar içeren tüm hukuk maddelerinin askıya alınması önerisinde bulundu.
Müstakbel Hareketi lideri ve eski Başbakan Hariri, başkent Beyrut’taki evinde düzenlediği basın toplantısında, 4 Ağustos 2020’de Beyrut Limanı’nda meydana gelen patlamaya ilişkin soruşturmada yaşanan gelişmelere dikkati çekti.
Kendisinin bir şehit çocuğu olduğunu ve yakınlarından birini kaybetmenin ne anlama geldiğini çok iyi bildiğini dile getiren Hariri, şunları kaydetti:
“Bu nedenle de kimse 4 Ağustos olayı üzerinden müzayedelere kalkışmasın. Bu cinayet bizleri 14 Şubat 2005’e geri götürdü. Şehit Refik Hariri’nin bloku Müstakbel Hareketi, gerçekler için kanla bedel ödedi. Bugün de soruyoruz: Yaşanan tüm suikastlarla ilgili gerçekler nerede? Amonyum nitratın nereden geldiğini ve bu felaketin arkasında kimlerin olduğunu bilmek Lübnanlıların hakkıdır.”
Lübnan’da milletvekillerini ve yetkilileri korumaya alan dokunulmazlığı içeren anayasa maddelerinin kendileri tarafından yazılmadığını söyleyen Hariri, cumhurbaşkanının dokunulmazlığı olduğu ve yargılanmayacağına dair anayasadaki maddenin “Saad el-Hariri tarafından yazılmadığını” yineledi.
Dokunulmazlıkların kaldırılmasına Müstakbel Hareketinin engel olduğu yönündeki iddiaların yalan ve iftiradan ibaret olduğunu söyleyen Hariri, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Anayasa, birilerinin bakış açısı değildir. Dokunulmazlıklar kaldırılsın ve suçlu bulunan ben dahil kim olursa olsun yargılansın. Müstakbel Hareketinin dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşı olduğu yalandır. Bugün herkesin dokunulmazlığını kaldırma yönünde bir teklif sunduk. Bizler ayrıca Meclisteki grupların bu teklifi imzalamaları yönünde çalışmaları yürütecek bir komite oluşturduk. Teklifimiz, dokunulmazlıkla ilgili tüm maddelerin askıya alınmasını içeriyor, çünkü gerçeklerden daha büyük bir şey yoktur. Siyasi güçlerin de bu şartlarda istisnai kararlar alması gerekir. Bizler, cumhurbaşkanının yanı sıra başbakanlar, bakanlar, milletvekilleri ve hatta avukatların dokunulmazlıklarını içeren hukuk maddelerinin askıya alınmasını öneriyoruz.”
Beyrut Limanı’ndaki patlamada yaşamını yitirenlerin yakınları, yürütülen soruşturmayla ilişkili milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması talebiyle haftalardır sık sık gösteriler düzenliyor.
Beyrut Limanı’ndaki patlama ve soruşturma süreci
Beyrut Limanı’nda 4 Ağustos 2020’de, patlayıcı maddelerin bulunduğu bir depoda önce yangın çıkmış, ardından tüm kenti sarsan çok güçlü bir patlama meydana gelmişti. Patlamada yaklaşık 200 kişinin hayatını kaybettiği, 6 binden fazla kişinin yaralandığı ve 300 bin kişinin patlama nedeniyle yerinden olduğu açıklanmıştı.
Cumhurbaşkanı Mişel Avn, patlamaya 6 yıldır limandaki bir depoda tutulan 2 bin 750 ton amonyum nitratın yol açtığını söylemişti.
Patlamayı soruşturan yargıç Fadi Savvan, 10 Aralık 2020’de Başbakan Hassan Diyab’ın yanı sıra eski Maliye Bakanı Ali Hasan Halil, eski Bayındırlık ve Ulaştırma bakanları Gazi Zuaytir ile Yusuf Finyanus’u, “yüzlerce kişinin yaşamını yitirmesine ve yaralanmasına yol açan ihmal ve kusur” ile suçlamıştı.
Başbakan Diyab ve eski bakanların “görevi ihmal” ile suçlanması, ülkede tartışma konusu olmuştu.
Lübnan Temyiz Mahkemesi de eski Maliye Bakanı Halil ve eski Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Zuaytir’in talebi üzerine Beyrut Limanı’ndaki patlamanın soruşturulması görevini yargıç Savvan’dan almıştı.
Temyiz Mahkemesi’nin kararından 2 gün sonra 20 Şubat’ta ise Adalet Bakanı Marie-Claude Najm, soruşturmaya yargıç Bitar’ı atamıştı.
Yargıç Bitar’ın göreve gelmesinin ardından 15 Nisan’da 6 kişi ve 23 Haziran’da 7 kişi olmak üzere, soruşturma kapsamında gözaltına alınanların 13’ü salıverilmişti.
Lübnan yargısı, son olarak 2 Temmuz’da 3 milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için Meclisten talepte bulunmuş ve bazı emniyet yetkililerin sorgulanacağını açıklamıştı.